Sadece papağan ve muhabbet kuşları değil, üzerinde uğraşıldıklarında kargalar, kuzgunlar, saksağanlar ve sığırcıklar da konuşabilir. Hatta bir kaç kelime söyleyebilen serçeler ve kanaryalar bile kayıta geçmiştir.
Aslında bu, kuşların yaptıkları konuşma değil, sesleri ezberlemeleri ve taklit etmeleridir. Her insan ağzı ile konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. Beyinde oluşan düşünceler daha sonra dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları da konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrarıdır. Kuşların ses organlarının memeli hayvanlardan çok farklı olarak gırtlakta değil de göğüs kafeslerinin dibinde, karın boşluğunun derinliklerinde yer alması kuşların bu ses taklit özelliklerini daha anlaşılmaz hale getirmektedir. Ses organlarının bu yeri dolayısıyla tavuk, ördek gibi bazı kuşgiller kafaları kesildikten sonra da ötmeye devam ederler.
Bu ses taklit yeteneği bazı kuşların doğasında vardır. Tabiatla iç içe yaşarken diğer kuşların seslerini taklit edebilmeleri sayesinde onlarla daha iyi iletişim kurabilmelerini ve çevreye daha iyi uyum sağlayabilmelerine olanak vermiştir.
Konuşma denilince akla gelen kuş olan papağanlar Avrupa'ya ilk olarak Büyük İskender tarafından Hindistan'dan getirtilmiştir. Papağanlar arasında en iyi konuşan tür olan Afrika Papağanları gelişi ise daha sonradır. Muhabbet kuşları 19. yüzyılın ortalarında Avustralya'dan Avrupa'ya getirtilmiştir. Papağanlar insan isimleri, selam emir ve soru sözcüklerini öğrenmekten hoşlanırlar. Bir papağan 500-600 kelime öğrenebilir. Zamanla bazı kelimeler unutulur ve yerine yeni kelimeler öğrenir. Papağanların insan seslerini ve hayvanların bağrışlarını son derece taklit etme , parmaklarını kullanabilme yeteneklerine rağmen çok gelişmiş bir tür oldukları söylenemez Uzmanlara göre papağanlar, ruhsal bakımdan kargagillerden daha az gelişmişlerdir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder