Efsaneye göre , İstanbul!un altı birbirine bağlı tünellerle kaplıymış. Hatta bu dehlizlere Yerebatan Sarnıcı'nın gizli bir yerinden de giriliyormuş. Bu tünel denizin dibinden devam edip Kınalı Ada'ya kadar gidiyormuş. Tüneller Kapılıçarşı'nın altından da geçiyormuş. Hatta şu an, Çarşının gizli tutulan bir yerinden girilebiliyormuş bu tünellere.
Tüneller çarşının altından başka yerlere doğru da gidiyormuş ama bunları kullanmak kesinlikle yasakmış. Dehlizler labirent gibiymiş. Yerebatan Sarnıcı'ndan Kınalıada'ya uzanan tünel efsanesi Giovanni Scognamilla'nın yazdığı ''İstanbul Gizemleri'' adındaki kitapta geçiyor. 80 yıl önce yazılan ''İstanbul'un Yedi Harikası'' adındaki bir kitapta, Yerebatan Sarnıcı'nın gizli bir girişinden başlayan tünelin kuzeydoğu yününde ilerleyerek Marmara'nın altına girdiği, Üsküdar'dan güneydoğu istikametinde bir açı yaparak düz bir hat halinde Kınalıada'ya ulaştığından bahsedeliyormuş.
Sultanahmet Camii, şimdiki Sultanahmet Meydanı'nın bulunduğu yer bir Bizans Sarayı ve hipodrom kalıntıları üzerinde kurulmuştur. Sultanahmet Meydanı'ndan Çukur Çeşme denen bir yer vardır. Tapu dairesi ve Sokullu Mehmet Paşa Sarayı'ndan sonraki bölge. Alttaki çeşme yalağı kalıntılarının deniz yönüne kalan tarafından bir taş duvar örülerek kapatılmış durumda. Yine Sultanahmet Camii'nin kıble tarafında Mozaik Müzesi ile camii duvarı arasında ( musalla taşının hizasına gelen yerde) en az iki giriş olduğu biliniyor. John Stephonosu'un Bizans İmparatorluğu'yla ilgili yazdığı kitapta ise, İstanbul'un altındaki dehlizlerin; büyücülerin ve kahinlerin gelecek hakkında yorum yapmak içim kullandıkları mekanlar olduğu söyleniyor. Birbirine çok yakın lan Cağaloğlu Anadolu Lisesi'yle, İstanbul Erkek Lisesi arasında 1. Dünya Savaşı'nda yapılmış bir tünel varmış. Bu tünel Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin spor salonundaymış. 19 yüzyıl sonu 20. yüzyıl başı kurulan Amerikan Board Scholl'ların arasında da benzeri geçitler mevcutmuş. Şimdiki Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü altında tüneller varmış ve bunların ucu Bebek Sahili'ne kadar uzanıyormuş. Tüneller ,1. Dünya Savaşı zamanı işgalcilere yardım için kullanılıyormuş. Yerebatan Sarnıcı'na gidip bakarsanız, sonuna doğru asma iskelenin sola kıvrıldığı, Medusa Kafalarının olduğu bir kısım var. Oraya merdivenlerden iniliyor. Merdivenlere gitmeden soldaki duvarın üzerine bakıldığında ise tavanla birleşmediği farkediliyor. Kimbilir, belki de bu duvar sonradan, tünelle ulaşımı gizlemek için yapılmıştır.
Tüneller çarşının altından başka yerlere doğru da gidiyormuş ama buraları kullanmak tehlikeli olduğu için yasaklanmıştır.Geçmişte Kolomb ruhlarından, çokça da hazine meraklılarından 3-4 işçi çocuk denemiş ilerlere gitmeyi. Dehlizler labirent gibiymiş. Çocuklardan sadece biri geri dönmeyi başarabilmiş, diğerleri yolları bulamayıp tünellerde kaybolmuş. Dönen çocuk da aklını oynatmış. Çünkğ ileriki kısımlar iskeletlerle, insan boyunda böceklerle, farelerle doluymuş. Bütün gün dehlizlerdeki atölyelerde dolaşıyormuş. Kim ne verirse onu yiyip , gece de artık nerede sızarsa orada uyuyormuş. Arada yine tünellerin ilerilerine gidip birkaç gün kayboluyormuş ortalıktan. Döndükten sonra hiç bir şey yiyip içmeden öylece bir noktaya bakıp duruyormuş günlerce.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder